weld

US /weld/
UK /weld/
"weld" picture
1.

kaynak yapmak

join together (metal parts) by heating the surfaces to the point of melting using a blowtorch or arc welder and pressing or hammering them together so that they fuse

:
•
The workers will weld the steel beams together.
İşçiler çelik kirişleri birbirine kaynaklayacak.
•
He learned how to weld metal in vocational school.
Meslek okulunda metal kaynak yapmayı öğrendi.
:
fusejoinbondunitefasten
2.

kaynaştırmak, birleştirmek

cause to combine and form a united whole

:
•
Their shared experiences helped to weld the team together.
Ortak deneyimleri ekibi birbirine kaynaştırmaya yardımcı oldu.
•
The crisis served to weld the nation into a single, determined force.
Kriz, ulusu tek, kararlı bir güce kaynaştırmaya hizmet etti.
:
unitebondintegratecoalescemerge
1.

kaynak, kaynaklı birleşim

a welded joint or structure

:
•
The strong weld held the two pieces of metal firmly.
Güçlü kaynak, iki metal parçasını sıkıca tuttu.
•
Inspect the weld for any defects before use.
Kullanmadan önce kaynak yerini herhangi bir kusur için kontrol edin.
:
jointseambondfusion
:
welding