wade into
US /weɪd ˈɪntuː/
UK /weɪd ˈɪntuː/
1.
dalmak, müdahale etmek
to get involved in a situation or discussion in a forceful or direct way
:
•
The politician decided to wade into the debate on climate change.
Siyasetçi, iklim değişikliği tartışmasına dalmaya karar verdi.
•
She didn't hesitate to wade into the argument between her friends.
Arkadaşları arasındaki tartışmaya dalmaktan çekinmedi.
2.
girmek, başlamak
to start to do something in a determined and confident way, often without much preparation
:
•
He decided to wade into the new project without fully understanding all the details.
Tüm detayları tam olarak anlamadan yeni projeye girmeye karar verdi.
•
The team had to wade into the complex problem with limited information.
Ekip, sınırlı bilgiyle karmaşık soruna girmek zorunda kaldı.