smell

US /smel/
UK /smel/
"smell" picture
1.

koku alma duyusu, koku

the faculty or power of perceiving odors or scents by means of the organs in the nose

:
•
Dogs have a very keen sense of smell.
Köpeklerin çok keskin bir koku alma duyusu vardır.
•
Her sense of smell was affected by the cold.
Koku alma duyusu soğuktan etkilendi.
:
odorscentaromafragranceperfume
2.

koku, rayiha

a distinctive pervasive odor

:
•
There's a strange smell coming from the kitchen.
Mutfaktan garip bir koku geliyor.
•
The fresh bread had a wonderful smell.
Taze ekmeğin harika bir kokusu vardı.
:
odorscentaromafragranceperfume
1.

koklamak, koku almak

perceive or detect the odor or scent of (something)

:
•
I can smell something burning.
Yanık bir şeyin kokusunu alıyorum.
•
The dog smelled the treat in my hand.
Köpek elimdeki ödülü kokladı.
:
detectscentsniffinhale
2.

kokmak, koku yaymak

emit an odor or scent

:
•
The flowers smell sweet.
Çiçekler tatlı kokuyor.
•
This milk smells bad.
Bu süt kötü kokuyor.
:
reekstinkperfumefragrance
:
smell a ratwake up and smell the coffee