set on
US /set ɑːn/
UK /set ɑːn/
1.
üzerine salmak, saldırmak
to cause a person or animal to attack someone or something
:
•
The guard set his dog on the intruder.
Gardiyan köpeğini davetsiz misafirin üzerine saldı.
•
They set on him with sticks and stones.
Ona sopalarla ve taşlarla saldırdılar.
2.
başlamak, yapmak
to begin a journey or course of action with a particular intention
:
•
They set on their journey early in the morning.
Sabah erken saatlerde yolculuklarına başladılar.
•
We need to set on a plan to address this issue.
Bu sorunu çözmek için bir plan yapmalıyız.