put away
US /pʊt əˈweɪ/
UK /pʊt əˈweɪ/

1.
yerine koymak, kaldırmak
to return something to its proper place
:
•
Please put away your toys after you finish playing.
Lütfen oynamayı bitirdikten sonra oyuncaklarını yerine koy.
•
She always puts away her clothes neatly.
Elbiselerini her zaman düzenli bir şekilde yerine koyar.
2.
3.
hapse atmak, tımarhaneye kapatmak
to send someone to prison or a mental institution
:
•
The judge decided to put him away for ten years.
Yargıç onu on yıl hapse atmaya karar verdi.
•
They had to put her away in a mental hospital.
Onu bir akıl hastanesine kapatmak zorunda kaldılar.