pollute
US /pəˈluːt/
UK /pəˈluːt/
1.
kirletmek, zehirlemek
contaminate (water, air, or a place) with harmful or poisonous substances
:
•
Factories continue to pollute the air with their emissions.
Fabrikalar emisyonlarıyla havayı kirletmeye devam ediyor.
•
Oil spills can severely pollute marine environments.
Petrol sızıntıları deniz ortamlarını ciddi şekilde kirletebilir.
2.
yozlaştırmak, bozmak
corrupt or debase (someone or something)
:
•
Some argue that excessive media exposure can pollute young minds.
Bazıları aşırı medya maruziyetinin genç zihinleri yozlaştırabileceğini savunuyor.
•
His cynical remarks tend to pollute the positive atmosphere.
Alaycı sözleri olumlu atmosferi bozmaya meyillidir.