orient

US /ˈɔːr.i.ent/
UK /ˈɔːr.i.ent/
"orient" picture
1.

yönlendirmek, doğrultmak

to align or position something in relation to a specific direction or point

:
•
The map was difficult to orient without a compass.
Pusulasız haritayı yönlendirmek zordu.
•
We need to orient the solar panels towards the sun.
Güneş panellerini güneşe doğru yönlendirmemiz gerekiyor.
:
alignpositiondirectpointset
2.

oryante etmek, alıştırmak

to make someone familiar with a new situation or environment

:
•
The company will orient new employees during their first week.
Şirket, yeni çalışanları ilk haftalarında oryante edecek.
•
It took him a while to orient himself to the new city.
Yeni şehre alışması biraz zaman aldı.
:
familiarizeacclimatizeadjustadapttrain
1.

doğu, şark

the direction toward the east, especially the point where the sun rises

:
•
The church was built facing the orient.
Kilise doğuya bakacak şekilde inşa edildi.
•
Sailors used to navigate by the stars and the orient.
Denizciler eskiden yıldızlara ve doğuya göre yön bulurlardı.
:
eastsunrise
2.

Doğu, Asya ülkeleri

the countries of Asia, especially East Asia

:
•
Many exotic spices come from the Orient.
Birçok egzotik baharat Doğu'dan gelir.
•
Her art collection features pieces from the Orient.
Sanat koleksiyonunda Doğu'dan parçalar bulunuyor.
:
EastAsia
:
orientationorientalismOriental Shorthairoriental cockroachcustomer-orientedgoal-oriented