mum

US /mʌm/
UK /mʌm/
"mum" picture
1.

anne, ana

a person's mother (informal)

:
My mum always bakes the best cookies.
Annem her zaman en iyi kurabiyeleri yapar.
I need to call my mum later.
Daha sonra annemi aramalıyım.
2.

kasımpatı

a large cultivated chrysanthemum with many small florets, typically grown for exhibition

:
The garden was filled with colorful mums in autumn.
Sonbaharda bahçe rengarenk kasımpatılarla doluydu.
She arranged a bouquet of fresh mums for the centerpiece.
Orta süs için taze kasımpatılardan bir buket hazırladı.
1.

sessiz, suspus

to keep silent; to say nothing

:
He decided to keep mum about the surprise party.
Sürpriz parti hakkında sessiz kalmaya karar verdi.
Keep mum, don't tell anyone what you saw.
Sessiz kal, gördüklerini kimseye söyleme.