mince

US /mɪns/
UK /mɪns/
"mince" picture
1.

kıyma yapmak, doğramak

cut up or grind (food, especially meat) into very small pieces, typically in a mincing machine

:
She decided to mince the beef for the shepherd's pie.
Çoban böreği için dana etini kıyma yapmaya karar verdi.
The recipe calls for finely minced garlic.
Tarif, ince kıyılmış sarımsak gerektiriyor.
2.

nazikçe yürümek, incelikle yürümek

walk with an affected daintiness or an exaggerated primness

:
She tends to mince when she's trying to impress someone.
Birini etkilemeye çalışırken nazikçe yürümeye meyillidir.
The old lady minced across the room, careful not to spill her tea.
Yaşlı kadın çayını dökmemeye dikkat ederek odanın içinde nazikçe yürüdü.
1.

kıyma

finely chopped meat, especially beef, used in dishes like shepherd's pie or meatballs

:
The recipe calls for lean mince.
Tarif, yağsız kıyma gerektiriyor.
We made burgers with fresh mince from the butcher.
Kasaptan aldığımız taze kıyma ile hamburger yaptık.