let in

US /lɛt ɪn/

UK /lɛt ɪn/

içeri almak, girmesine izin vermek

to allow someone or something to enter a place

•

Could you please let the cat in?

Kediyi içeri alır mısın lütfen?

•

The bouncer wouldn't let him in because he was underage.

Yaşı küçük olduğu için fedai onu içeri almadı.

açığa vurmak, sırrı vermek

to reveal a secret or allow someone to know something private

•

She accidentally let in on her plans for the surprise party.

Yanlışlıkla sürpriz parti planlarını açığa vurdu.

•

Don't let anyone in on our secret.

Sırrımızı kimseye açığa vurma.