label

US /ˈleɪ.bəl/
UK /ˈleɪ.bəl/
"label" picture
1.

etiket, levha

a small piece of paper, fabric, plastic, or similar material attached to an object and giving information about it.

:
Check the label for washing instructions.
Yıkama talimatları için etiketi kontrol edin.
The product has a new eco-friendly label.
Ürünün yeni bir çevre dostu etiketi var.
2.

etiket, tanım

a classifying phrase or name applied to a person or thing, especially one that is inaccurate or restrictive.

:
He doesn't like the label of 'artist'.
'Sanatçı' etiketini sevmiyor.
It's unfair to put such a negative label on someone.
Birine bu kadar olumsuz bir etiket yapıştırmak haksızlık.
3.

plak şirketi, müzik şirketi

a company that produces and sells music recordings.

:
She signed with a major record label.
Büyük bir plak şirketiyle anlaştı.
The band released their album on an independent label.
Grup albümlerini bağımsız bir şirket aracılığıyla çıkardı.
1.

etiketlemek, işaretlemek

attach a label to (something).

:
Please label all your boxes clearly.
Lütfen tüm kutularınızı açıkça etiketleyin.
The samples were carefully labeled and stored.
Numuneler dikkatlice etiketlendi ve depolandı.
2.

etiketlemek, sınıflandırmak

assign to a particular class or category.

:
It's wrong to label people based on their appearance.
İnsanları görünümlerine göre etiketlemek yanlıştır.
The media often labels him as controversial.
Medya onu sık sık tartışmalı olarak etiketler.