instant

US /ˈɪn.stənt/
UK /ˈɪn.stənt/
"instant" picture
1.

anında, hemen

happening or coming immediately

:
The effect was instant.
Etki anında oldu.
She felt an instant dislike for him.
Ona karşı anında bir hoşnutsuzluk hissetti.
2.

hazır, anında

denoting a type of food or drink prepared quickly and easily, usually by adding water

:
Do you prefer instant coffee or brewed coffee?
Hazır kahve mi yoksa demlenmiş kahve mi tercih edersiniz?
She made a bowl of instant noodles for a quick meal.
Hızlı bir yemek için bir kase hazır erişte yaptı.
1.

an, saniye

a particular moment or point in time

:
Come here this instant!
Bu an buraya gel!
At that instant, the lights went out.
O an, ışıklar söndü.