imposition
US /ˌɪm.pəˈzɪʃ.ən/
UK /ˌɪm.pəˈzɪʃ.ən/
1.
dayatma, yükümlülük, uygulama
the act of imposing something, such as a tax, rule, or burden
:
•
The new tax was an unwelcome imposition on small businesses.
Yeni vergi, küçük işletmeler üzerinde hoş karşılanmayan bir yükümlülük oldu.
•
The government's imposition of strict regulations led to public outcry.
Hükümetin katı düzenlemeleri dayatması halkın tepkisine yol açtı.
2.
külfet, zahmet, rahatsızlık
an unwelcome or unfair demand or burden
:
•
I hope my request isn't too much of an imposition.
Umarım isteğim çok büyük bir külfet olmaz.
•
Visiting them late at night would be an imposition.
Gece geç saatte onları ziyaret etmek bir külfet olurdu.