frustrate
US /ˈfrʌs.treɪt/
UK /ˈfrʌs.treɪt/

1.
engellemek, boşa çıkarmak
prevent (a plan or attempted action) from progressing, succeeding, or being fulfilled
:
•
The bad weather frustrated our plans for a picnic.
Kötü hava piknik planlarımızı engelledi.
•
His efforts were frustrated by a lack of funding.
Çabaları, fon eksikliği nedeniyle boşa çıktı.
2.
sinirlendirmek, hayal kırıklığına uğratmak
cause (someone) to feel annoyed or less confident because they cannot achieve something
:
•
It frustrates me when I can't express myself clearly.
Kendimi net ifade edemediğimde bu beni sinirlendiriyor.
•
Being stuck in traffic can really frustrate you.
Trafikte sıkışıp kalmak sizi gerçekten sinirlendirebilir.