fritter

US /ˈfrɪt̬.ɚ/

UK /ˈfrɪt̬.ɚ/

fritöz, kızartma

a piece of fruit, vegetable, or meat coated in batter and deep-fried

•

She made apple fritters for dessert.

Tatlı için elmalı fritöz yaptı.

•

The fish fritters were crispy and delicious.

Balık fritözleri çıtır çıtır ve lezzetliydi.

heba etmek, boşa harcamak

waste time, money, or energy on trivial matters

•

Don't fritter away your savings on unnecessary gadgets.

Birikimlerini gereksiz aletlere harcama.

•

He tends to fritter away his evenings watching TV.

Akşamlarını televizyon izleyerek heba etme eğilimindedir.