freeze-frame
US /ˈfriːz.freɪm/
UK /ˈfriːz.freɪm/
1.
dondurulmuş kare, donmuş görüntü
a single frame of a film or video shown for an extended period, appearing like a still photograph
:
•
The director used a freeze-frame to emphasize the character's shock.
Yönetmen, karakterin şokunu vurgulamak için bir dondurulmuş kare kullandı.
•
The documentary ended with a powerful freeze-frame of the protest.
Belgesel, protestonun güçlü bir dondurulmuş karesiyle sona erdi.
1.
dondurmak, kareyi dondurmak
to stop a film or video at a particular point and show a single frame for an extended period
:
•
The editor decided to freeze-frame the moment the ball hit the net.
Editör, topun ağa çarptığı anı dondurmaya karar verdi.
•
Can you freeze-frame that part so I can see the details?
Detayları görebilmem için o kısmı dondurabilir misin?