flutter

US /ˈflʌt̬.ɚ/
UK /ˈflʌt̬.ɚ/
"flutter" picture
1.

uçuşmak, çırpınmak

fly unsteadily or hover by flapping the wings quickly and lightly

:
•
Butterflies fluttered among the flowers.
Kelebekler çiçekler arasında uçuştu.
•
The bird fluttered its wings before taking off.
Kuş havalanmadan önce kanatlarını çırptı.
:
flithoverflickerquivertremble
2.

dalgalanmak, çırpınmak

move or fall with a light, irregular, or trembling motion

:
•
The curtains fluttered in the breeze.
Perdeler rüzgarda dalgalandı.
•
Her heart began to flutter with excitement.
Kalbi heyecandan çırpınmaya başladı.
:
flickerquivertremblevibrateshiver
1.

çırpıntı, dalgalanma

a quick, light, and irregular movement

:
•
She felt a flutter in her stomach.
Midesinde bir çırpıntı hissetti.
•
There was a sudden flutter of wings as the birds took flight.
Kuşlar havalanırken aniden kanat çırpıntısı duyuldu.
:
flickerquivertremorshiverpalpitation
:
flutter kick