hover

US /ˈhʌ.vɚ/
UK /ˈhʌ.vɚ/
"hover" picture
1.

havada asılı kalmak, süzülmek

remain in one place in the air

:
A hummingbird can hover in front of a flower.
Bir sinek kuşu bir çiçeğin önünde havada asılı kalabilir.
Helicopters can hover over a specific spot.
Helikopterler belirli bir noktanın üzerinde havada asılı kalabilir.
2.

gidip gelmek, havada asılı kalmak

remain in an uncertain or irresolute state

:
His career has been hovering between success and failure.
Kariyeri başarı ve başarısızlık arasında gidip geliyordu.
The decision continued to hover in the air.
Karar havada asılı kalmaya devam etti.