feature
US /ˈfiː.tʃɚ/
UK /ˈfiː.tʃɚ/
1.
özellik, nitelik
a distinctive attribute or aspect of something
:
•
The new phone has many exciting features.
Yeni telefonun birçok heyecan verici özelliği var.
•
One of the main features of the park is its large lake.
Parkın ana özelliklerinden biri büyük gölüdür.
2.
makale, özel bölüm
a prominent or special article in a newspaper or magazine
:
•
The magazine ran a special feature on sustainable living.
Dergi, sürdürülebilir yaşam üzerine özel bir makale yayınladı.
•
Tonight's news program will include a feature on local artists.
Bu akşamki haber programı yerel sanatçılar hakkında bir özel bölüm içerecek.
3.
uzun metrajlı film, ana film
a full-length film
:
•
The cinema is showing a new feature film tonight.
Sinema bu akşam yeni bir uzun metrajlı film gösteriyor.
•
Her directorial debut was a critically acclaimed feature.
Yönetmenlik denemesi, eleştirmenlerce beğenilen bir uzun metrajlı filmdi.
1.
özellik taşımak, içermek
to have as a prominent attribute or aspect
:
•
The exhibition will feature works by local artists.
Sergi, yerel sanatçıların eserlerini içerecek.
•
The new car features advanced safety systems.
Yeni araba gelişmiş güvenlik sistemlerine sahip.