entrance

US /ˈen.trəns/

UK /ˈen.trəns/

giriş, kapı

a door, gate, or opening through which you can enter a place

•

The main entrance to the building is on the north side.

Binanın ana girişi kuzey tarafındadır.

•

Please use the side entrance.

Lütfen yan girişi kullanın.

giriş, gelme

the act of coming or going into a place

•

Her sudden entrance surprised everyone.

Ani girişi herkesi şaşırttı.

•

The actor made a dramatic entrance on stage.

Aktör sahneye dramatik bir giriş yaptı.

büyülemek, cezbetmek

to put (someone or something) into a trance or a state of fascination

•

The magician tried to entrance the audience with his tricks.

Sihirbaz, numaralarıyla seyirciyi büyülemeye çalıştı.

•

She was completely entranced by the music.

Müzikle tamamen büyülenmişti.