charm
US /tʃɑːrm/
UK /tʃɑːrm/

1.
çekicilik, cazibe
the power or quality of giving delight or arousing admiration
:
•
Her natural charm captivated everyone in the room.
Doğal çekiciliği odadaki herkesi büyüledi.
•
The old house had a certain rustic charm.
Eski evin kendine özgü bir kırsal çekiciliği vardı.
1.
büyülemek, cezbetmek
to delight greatly; to fascinate
:
•
He tried to charm the audience with his witty remarks.
Esprili sözleriyle seyirciyi büyülemeye çalıştı.
•
The magician managed to charm the snake out of its basket.
Sihirbaz yılanı sepetinden büyüleyerek çıkarmayı başardı.