edit
US /ˈed.ɪt/
UK /ˈed.ɪt/
1.
düzenlemek, redakte etmek
prepare (written material) for publication by correcting, condensing, or otherwise modifying it
:
•
Please edit this report before you submit it.
Lütfen bu raporu göndermeden önce düzenleyin.
•
She spent hours editing her novel.
Romanını düzenlemekle saatler geçirdi.
2.
kurgulamak, kesmek
select and prepare (material such as a film or tape) to present a coherent or desired final version
:
•
He will edit the video footage for the documentary.
Belgesel için video görüntülerini düzenleyecek.
•
The director decided to edit out some scenes.
Yönetmen bazı sahneleri kurgulamaya karar verdi.
1.
düzenleme, düzeltme
a change or correction made to written or visual material
:
•
Make sure to save your edits.
Düzenlemelerinizi kaydettiğinizden emin olun.
•
The final version had many edits.
Son versiyonda birçok düzenleme vardı.