polish

US /ˈpɑː.lɪʃ/

UK /ˈpɑː.lɪʃ/

cila, parlatıcı

a substance used to polish something

•

She applied a coat of furniture polish to the table.

Masaya bir kat mobilya cilası sürdü.

•

I need to buy some shoe polish.

Ayakkabı cilası almam gerekiyor.

parlatmak, cilalamak

to make something smooth and shiny by rubbing it

•

He spent an hour polishing his shoes.

Ayakkabılarını parlatmakla bir saat geçirdi.

•

The silverware needs to be polished before dinner.

Yemekten önce gümüş eşyaların parlatılması gerekiyor.

geliştirmek, inceltmek

to improve or refine something

•

She needs to polish her presentation skills.

Sunum becerilerini geliştirmesi gerekiyor.

•

The editor helped him polish his manuscript.

Editör, el yazmasını geliştirmesine yardımcı oldu.

Polonya, Lehçe

relating to Poland, its language, or its people

•

She is learning the Polish language.

Lehçe öğreniyor.

•

He enjoys Polish cuisine.

Polonya mutfağını seviyor.