do in

US /duː ɪn/
UK /duː ɪn/
"do in" picture
1.

öldürmek, işini bitirmek

to kill someone

:
The gangster threatened to do in anyone who betrayed him.
Gangster, kendisine ihanet eden herkesi öldürmekle tehdit etti.
He was afraid the enemy would do him in if they caught him.
Düşmanın onu yakalarsa öldüreceğinden korkuyordu.
2.

yormak, bitkin düşürmek

to make someone very tired

:
That long hike really did me in.
O uzun yürüyüş beni gerçekten bitirdi.
Working two jobs is starting to do her in.
İki işte çalışmak onu bitirmeye başlıyor.