fatigue
US /fəˈtiːɡ/
UK /fəˈtiːɡ/
1.
yorgunluk, bitkinlik
extreme tiredness, typically resulting from mental or physical exertion or illness
:
•
The doctor diagnosed her with chronic fatigue.
Doktor ona kronik yorgunluk teşhisi koydu.
•
He felt a deep sense of fatigue after the long journey.
Uzun yolculuktan sonra derin bir yorgunluk hissetti.
2.
yorgunluk, yıpranma
the weakening of a material caused by repeatedly applied loads
:
•
Metal fatigue can lead to structural failure in aircraft.
Metal yorgunluğu uçaklarda yapısal arızalara yol açabilir.
•
Engineers must account for material fatigue when designing bridges.
Mühendisler köprü tasarlarken malzeme yorgunluğunu hesaba katmalıdır.
1.
yormak, bitkin düşürmek
cause to undergo fatigue
:
•
The continuous stress began to fatigue the metal components.
Sürekli stres metal bileşenleri yormaya başladı.
•
Long hours of work can fatigue even the strongest individuals.
Uzun çalışma saatleri en güçlü bireyleri bile yorgun düşürebilir.