disorder

US /dɪˈsɔːr.dɚ/
UK /dɪˈsɔːr.dɚ/
"disorder" picture
1.

düzensizlik, karmaşa

a state of confusion

:
•
The room was in complete disorder after the party.
Partiden sonra oda tamamen dağınıktı.
•
The sudden announcement caused widespread disorder.
Ani duyuru yaygın düzensizliğe neden oldu.
:
chaosmessturmoildisarrayjumble
2.

bozukluk, hastalık

an illness or medical condition

:
•
He suffers from a rare blood disorder.
Nadir bir kan hastalığından muzdarip.
•
Eating disorders are serious mental health conditions.
Yeme bozuklukları ciddi ruh sağlığı sorunlarıdır.
:
ailmentconditionillnessmaladysyndrome
1.

dağıtmak, bozmak

to disturb the order of; to throw into confusion

:
•
The strong winds disordered the papers on the desk.
Şiddetli rüzgarlar masadaki kağıtları dağıttı.
•
His sudden departure disordered all our plans.
Ani ayrılığı tüm planlarımızı bozdu.
:
disarrangemess updisorganizeupsetdisturb
:
disorderedeating disorderbipolar disorderpersonality disorderborderline personality disorder‌seasonal affective disordergeneralized anxiety disorder