dilute
US /daɪˈluːt/
UK /daɪˈluːt/
1.
seyreltmek, sulu hale getirmek
make (a liquid) thinner or weaker by adding water or another solvent to it
:
•
You should dilute the juice with water before drinking.
İçmeden önce suyu suyla seyreltmelisin.
•
The paint needs to be diluted for a smoother application.
Daha pürüzsüz bir uygulama için boyanın seyreltilmesi gerekiyor.
2.
azaltmak, sulandırmak
make (something) weaker in force, content, or value by modifying it or adding other things to it
:
•
The new policy might dilute the original goals of the organization.
Yeni politika, örgütün orijinal hedeflerini sulandırabilir.
•
His influence has been diluted by the emergence of new leaders.
Etkisi, yeni liderlerin ortaya çıkmasıyla azaldı.
1.
seyreltik, sulu
(of a liquid) made thinner or weaker by having had water or another solvent added to it
:
•
The chemist prepared a dilute solution of acid.
Kimyager seyreltik bir asit çözeltisi hazırladı.
•
Always use dilute bleach for cleaning to avoid damage.
Hasarı önlemek için temizlikte her zaman seyreltik çamaşır suyu kullanın.