cushion

US /ˈkʊʃ.ən/
UK /ˈkʊʃ.ən/
"cushion" picture
1.

yastık, minder

a bag of cloth stuffed with soft material, used for sitting on or leaning against

:
•
She fluffed the cushions on the sofa.
Kanepedeki yastıkları kabarttı.
•
He rested his head on a soft cushion.
Başını yumuşak bir yastığa yasladı.
:
pillowpadbolster
2.

yastık, tampon, koruyucu

something that protects against impact or provides a soft landing

:
•
The air bags provide a safety cushion in a car crash.
Hava yastıkları araba kazasında bir güvenlik yastığı sağlar.
•
The thick carpet acts as a sound cushion.
Kalın halı bir ses yastığı görevi görür.
:
bufferpadshock absorber
3.

yastık, yedek, finansal tampon

a sum of money kept in reserve

:
•
They have a financial cushion to fall back on.
Geriye yaslanabilecekleri bir finansal yastıkları var.
•
The company built up a cash cushion during the good years.
Şirket iyi yıllarda bir nakit yastığı oluşturdu.
:
reservebuffercontingency fund
1.

yumuşatmak, hafifletmek, darbeyi emmek

to soften the effect of an impact or blow

:
•
The thick snow helped to cushion his fall.
Kalın kar, düşüşünü yumuşatmaya yardımcı oldu.
•
The new policies are designed to cushion the impact of rising prices.
Yeni politikalar, artan fiyatların etkisini yumuşatmak için tasarlandı.
:
softenabsorbdampenlessenmitigate