consist
US /kənˈsɪst/
UK /kənˈsɪst/
1.
oluşmak, ibaret olmak
be composed or made up of
:
•
The team consists of five members.
Takım beş üyeden oluşmaktadır.
•
The meal consisted of soup and bread.
Yemek çorba ve ekmekten oluşuyordu.
2.
ibaret olmak, oluşmak
have as the main or only element or attribute
:
•
His job consists of answering emails.
İşi e-postalara cevap vermekten ibarettir.
•
The beauty of the plan consists in its simplicity.
Planın güzelliği basitliğinde yatmaktadır.