concurrence
US /kənˈkɝː.əns/
UK /kənˈkɝː.əns/
1.
uyum, mutabakat, onay
agreement or consistency
:
•
The two reports showed a strong concurrence in their findings.
İki rapor, bulgularında güçlü bir uyum gösterdi.
•
The decision was made with the concurrence of all committee members.
Karar, tüm komite üyelerinin onayıyla alındı.
2.
eşzamanlılık, tesadüf
the simultaneous occurrence of events or circumstances
:
•
The concurrence of several factors led to the unexpected outcome.
Birkaç faktörün eşzamanlılığı beklenmedik sonuca yol açtı.
•
There was a strange concurrence of events that day.
O gün olayların garip bir eşzamanlılığı vardı.