compose

US /kəmˈpoʊz/
UK /kəmˈpoʊz/
"compose" picture
1.

bestelemek, yazmak

write or create (a work of art, especially music or poetry)

:
•
He spent years composing his first symphony.
İlk senfonisini bestelerken yıllarını harcadı.
•
She likes to compose poems in her free time.
Boş zamanlarında şiir yazmayı sever.
:
createwriteproduceformulatedevise
2.

oluşturmak, oluşmak

constitute (something) to form or make up

:
•
The committee is composed of representatives from various departments.
Komite, çeşitli departmanlardan temsilcilerden oluşmaktadır.
•
Water is composed of hydrogen and oxygen.
Su, hidrojen ve oksijenden oluşur.
:
constituteformmake upcompriseconsist of
3.

toparlamak, sakinleştirmek

calm or settle (one's mind or oneself)

:
•
She tried to compose herself before entering the room.
Odaya girmeden önce kendini toparlamaya çalıştı.
•
He took a deep breath to compose his thoughts.
Düşüncelerini toparlamak için derin bir nefes aldı.
:
calmsettlecollectcontrolsteady
:
composer