complex
US /kɑːmˈpleks/
UK /kɑːmˈpleks/
1.
karmaşık, kompleks
consisting of many different and connected parts
:
•
The human brain is a highly complex organ.
İnsan beyni oldukça karmaşık bir organdır.
•
Solving this problem requires a complex approach.
Bu sorunu çözmek karmaşık bir yaklaşım gerektirir.
2.
anlaşılması zor, muğlak
difficult to understand or analyze
:
•
The instructions were too complex for me to follow.
Talimatlar benim için çok karmaşıktı.
•
His motivations are quite complex.
Motivasyonları oldukça karmaşık.
1.
kompleks, binalar topluluğu
a group of similar buildings or facilities on one site
:
•
The resort is a large complex with multiple pools and restaurants.
Tatil köyü, birden fazla havuz ve restorana sahip büyük bir komplekstir.
•
They are building a new shopping complex downtown.
Şehir merkezinde yeni bir alışveriş kompleksi inşa ediyorlar.
2.
kompleks, psikolojik sorun
a group of repressed feelings and memories that gives rise to abnormal behavior or mental states
:
•
He has a complex about his height.
Boyuyla ilgili bir kompleksi var.
•
She developed a guilt complex after the accident.
Kazadan sonra bir suçluluk kompleksi geliştirdi.