facility
US /fəˈsɪl.ə.t̬i/
UK /fəˈsɪl.ə.t̬i/

1.
tesis, imkan, donanım
a place, amenity, or piece of equipment provided for a particular purpose
:
•
The hotel has excellent leisure facilities, including a swimming pool and gym.
Otelde yüzme havuzu ve spor salonu dahil olmak üzere mükemmel eğlence tesisleri bulunmaktadır.
•
The new research facility will open next month.
Yeni araştırma tesisi önümüzdeki ay açılacak.
2.
yetenek, kolaylık, beceri
a natural ability to do or learn something easily and well
:
•
He has a great facility for languages.
Dillere karşı büyük bir yeteneği var.
•
Her facility with numbers is impressive.
Sayılarla olan becerisi etkileyici.