come in

US /kʌm ɪn/
UK /kʌm ɪn/
"come in" picture
1.

içeri gelmek, girmek

to enter a place or building

:
Please come in, the door is open.
Lütfen içeri gelin, kapı açık.
He knocked and waited for someone to tell him to come in.
Kapıyı çaldı ve birinin ona içeri gelmesini söylemesini bekledi.
2.

moda olmak, popüler olmak

to become fashionable or popular

:
Long coats are starting to come in again.
Uzun paltolar tekrar moda olmaya başlıyor.
That style of music is really coming in now.
Bu müzik tarzı şimdi gerçekten moda oluyor.
3.

gelmek, ulaşmak

to be received or arrive (of news, results, or information)

:
The election results are starting to come in.
Seçim sonuçları gelmeye başlıyor.
Reports are coming in from all over the country.
Ülkenin her yerinden raporlar geliyor.