closer

US /ˈkloʊ.zɚ/
UK /ˈkloʊ.zɚ/
"closer" picture
1.

daha yakın

nearer in space or time

:
The finish line is getting closer.
Bitiş çizgisi yaklaşıyor.
Can you move a bit closer to the screen?
Ekrana biraz daha yakın durabilir misin?
1.

daha yakın

nearer

:
He moved closer to hear the whisper.
Fısıltıyı duymak için daha yakına geldi.
The two friends grew closer over the years.
İki arkadaş yıllar içinde daha yakın oldu.
1.

kapatıcı, kapanışçı

a person or thing that closes something

:
The new machine has an automatic closer for the packaging.
Yeni makinenin ambalaj için otomatik bir kapatıcısı var.
He is the team's designated closer in baseball.
Beyzbolda takımın belirlenmiş kapatıcısı o.