clamber

US /ˈklæm.bɚ/
UK /ˈklæm.bɚ/
"clamber" picture
1.

tırmanmak, güçlükle çıkmak

climb, move, or get in or out of something in an awkward and laborious way, typically using both hands and feet

:
•
She managed to clamber over the wall.
Duvarın üzerinden tırmanmayı başardı.
•
They clambered into the boat.
Tekneye tırmandılar.
:
scrambleclimbmountascendscale
1.

tırmanış, güçlükle çıkma

an awkward and laborious climb or movement

:
•
It was a difficult clamber up the rocky slope.
Kayalık yokuş yukarı zorlu bir tırmanıştı.
•
With a final clamber, he reached the top.
Son bir tırmanışla zirveye ulaştı.
:
scrambleclimbascension