circle

US /ˈsɝː.kəl/
UK /ˈsɝː.kəl/
"circle" picture
1.

daire, halka

a round plane figure whose boundary (the circumference) consists of points equidistant from a fixed center point

:
•
Draw a circle on the paper.
Kağıda bir daire çiz.
•
The children sat in a circle.
Çocuklar bir daire içinde oturdu.
:
ringdiskhooploopband
2.

çevre, grup

a group of people sharing a common interest, profession, or friendship

:
•
She has a wide circle of friends.
Geniş bir arkadaş çevresi var.
•
He's part of the inner circle of the company.
Şirketin iç çevresinin bir parçası.
:
groupcliquesetcrowdcommunity
1.

dönmek, çevrelemek

move all the way around (someone or something) in a circle

:
•
The vultures circled above the dying animal.
Akbabalar ölen hayvanın üzerinde dönüyordu.
•
The car circled the block several times.
Araba bloğun etrafında birkaç kez döndü.
:
revolverotatespinturngyrate
2.

daire içine almak, çevrelemek

draw a circle around (something)

:
•
Please circle the correct answer.
Lütfen doğru cevabı daire içine alın.
•
He circled the important dates on his calendar.
Takvimindeki önemli tarihleri daire içine aldı.
:
enclosesurroundringencirclegirdle
:
traffic circleupper circlevicious circlecome full circle