checkout

US /ˈtʃek.aʊt/
UK /ˈtʃek.aʊt/
"checkout" picture
1.

kasa, ödeme noktası

the point at which goods are paid for in a supermarket or other store

:
•
Please proceed to the checkout counter.
Lütfen kasaya gidin.
•
There was a long queue at the checkout.
Kasada uzun bir kuyruk vardı.
:
cash registertillpoint of sale
2.

çıkış, otelden ayrılma

the act of leaving a hotel after paying for one's stay

:
•
Checkout is at 11 AM.
Çıkış saati sabah 11'dir.
•
We completed our checkout and headed to the airport.
Çıkışımızı tamamladık ve havaalanına gittik.
:
departurecheck-out time
1.

ödeme yapmak, hesap ödemek

to pay for goods at a store

:
•
I need to checkout these groceries.
Bu market alışverişini ödemem gerekiyor.
•
The cashier helped me checkout quickly.
Kasiyer hızlıca ödeme yapmama yardım etti.
:
paysettle up
2.

çıkış yapmak, ayrılmak

to leave a hotel after paying for one's stay

:
•
We need to checkout by noon.
Öğlene kadar çıkış yapmamız gerekiyor.
•
Did you remember to checkout?
Çıkış yapmayı hatırladın mı?
:
departleave
3.

incelemek, araştırmak

to investigate or examine something

:
•
I need to checkout that new restaurant.
O yeni restoranı denemem gerekiyor.
•
Let's checkout the new features of the software.
Yazılımın yeni özelliklerini inceleyelim.
:
investigateexamineinspectlook intoexplore