pay

US /peɪ/
UK /peɪ/
"pay" picture
1.

ödemek, tazmin etmek

give someone money that is due for work done, goods received, or a debt incurred

:
I need to pay the rent by tomorrow.
Yarın akşama kadar kirayı ödemem gerekiyor.
The company will pay for your travel expenses.
Şirket seyahat masraflarınızı ödeyecek.
2.

bedelini ödemek, cezasını çekmek

suffer a disadvantage as a consequence of an action

:
You'll pay for your mistakes eventually.
Hatalarının bedelini sonunda ödeyeceksin.
He had to pay a heavy price for his betrayal.
İhanetinin bedelini ağır ödemek zorunda kaldı.
1.

maaş, ücret

money received for work done; salary or wages

:
My pay is deposited directly into my bank account.
Maaşım doğrudan banka hesabıma yatırılıyor.
He's on a good pay scale.
İyi bir maaş skalasında.