bring together
US /brɪŋ təˈɡeð.ər/
UK /brɪŋ təˈɡeð.ər/
1.
bir araya getirmek, toplamak
to cause people to meet and form a group
:
•
The conference aims to bring together experts from various fields.
Konferans, çeşitli alanlardan uzmanları bir araya getirmeyi amaçlıyor.
•
Music has the power to bring people together.
Müziğin insanları bir araya getirme gücü vardır.
2.
birleştirmek, harmanlamak
to combine different things or ideas to form a whole
:
•
The director managed to bring together various elements to create a masterpiece.
Yönetmen, çeşitli unsurları bir araya getirerek bir başyapıt yaratmayı başardı.
•
We need to bring together all the data before making a decision.
Karar vermeden önce tüm verileri bir araya getirmemiz gerekiyor.