gather

US /ˈɡæð.ɚ/
UK /ˈɡæð.ɚ/
"gather" picture
1.

toplamak, bir araya gelmek

come together; assemble or accumulate

:
•
A crowd began to gather outside the building.
Binanın dışında bir kalabalık toplanmaya başladı.
•
She went to gather her belongings.
Eşyalarını toplamaya gitti.
:
collectassembleaccumulateamassmuster
2.

anlamak, sonuç çıkarmak

infer or conclude from facts; understand

:
•
From his silence, I could gather that he was upset.
Sessizliğinden, onun üzgün olduğunu anlayabildim.
•
What do you gather from this report?
Bu rapordan ne çıkarıyorsunuz?
:
inferdeduceconcludeunderstanddiscern
1.

büzgü, kıvrım

a pucker or fold in cloth made by drawing thread through it

:
•
She sewed a small gather into the sleeve.
Kola küçük bir büzgü dikti.
•
The dress had delicate gathers at the waist.
Elbisenin belinde narin büzgüler vardı.
:
pleatfoldruffletuck
:
gatheringgather dust