bring down
US /brɪŋ daʊn/
UK /brɪŋ daʊn/

1.
devirmek, yıkmak
to cause to fall or collapse
:
•
The strong winds could bring down trees.
Şiddetli rüzgarlar ağaçları devirebilir.
•
The demolition crew will bring down the old building next week.
Yıkım ekibi gelecek hafta eski binayı yıkacak.
2.
3.
4.
üzmek, moralini bozmak
to make someone unhappy or depressed
:
•
The bad news really brought her down.
Kötü haber onu gerçekten üzdü.
•
Don't let criticism bring you down.
Eleştirilerin seni üzmesine izin verme.