bird

US /bɝːd/
UK /bɝːd/
"bird" picture
1.

kuş

a warm-blooded egg-laying vertebrate animal distinguished by the possession of feathers, wings, a beak, and typically by being able to fly.

:
•
The little bird sang sweetly on the branch.
Küçük kuş dalda tatlı tatlı şarkı söyledi.
•
Many species of birds migrate south for the winter.
Birçok kuş türü kış için güneye göç eder.
:
fowlavian
2.

kız, kadın

(slang, British) a young woman or girl.

:
•
She's a lovely bird, isn't she?
O hoş bir kız, değil mi?
•
He was out with some birds from the office.
Ofisten birkaç kızla dışarıdaydı.
:
girlwomanchick
1.

orta parmağını göstermek

(slang, British) to make a rude gesture with the middle finger.

:
•
He got angry and birded the driver.
Sinirlendi ve sürücüye orta parmağını gösterdi.
•
Don't you dare bird me!
Sakın bana orta parmağını gösterme!
:
flip offgive the finger
:
bird flubird dogbird of preybird of paradisebird of passagegame birdsecretary bird