wobble

US /ˈwɑː.bəl/
UK /ˈwɑː.bəl/
"wobble" picture
1.

sallanmak, titremek

move unsteadily from side to side

:
•
The table began to wobble as he leaned on it.
Masaya yaslandığında masa sallanmaya başladı.
•
The child's first steps made him wobble.
Çocuğun ilk adımları onu salladı.
:
swayrockteetertotterreel
2.

sarsılmak, tereddüt etmek

hesitate or waver in opinion or purpose

:
•
His confidence began to wobble under pressure.
Baskı altında kendine güveni sarsılmaya başladı.
•
The government's policy on the economy started to wobble.
Hükümetin ekonomi politikası sarsılmaya başladı.
:
hesitatewaverfaltervacillatedither
1.

sallanma, titreme

an unsteady movement from side to side

:
•
The chair had a slight wobble.
Sandalyede hafif bir sallanma vardı.
•
He felt a wobble in his knees.
Dizlerinde bir titreme hissetti.
:
swayrockshaketremorquiver
:
wobblythrow a wobbly