weakness

US /ˈwiːk.nəs/
UK /ˈwiːk.nəs/
"weakness" picture
1.

zayıflık, güçsüzlük

the state or condition of lacking strength

:
His sudden weakness after the illness was concerning.
Hastalık sonrası ani zayıflığı endişe vericiydi.
The bridge showed signs of structural weakness.
Köprü yapısal zayıflık belirtileri gösteriyordu.
2.

zayıf nokta, kusur

a slight fault, flaw, or defect

:
His main weakness is his inability to delegate tasks.
En büyük zayıflığı, görevleri devredememesidir.
Every person has their own unique weaknesses.
Her insanın kendine özgü zayıflıkları vardır.
3.

zaaf, düşkünlük

a person's particular fondness or liking for something

:
Chocolate is her biggest weakness.
Çikolata onun en büyük zaafı.
He has a weakness for expensive cars.
Pahalı arabalara karşı bir zaafı var.