wander

US /ˈwɑːn.dɚ/
UK /ˈwɑːn.dɚ/
"wander" picture
1.

dolaşmak, gezinmek, aklı dağılmak

walk or travel in a leisurely or aimless way

:
We spent the afternoon wandering through the old town.
Öğleden sonrayı eski şehirde dolaşarak geçirdik.
My mind tends to wander when I'm bored.
Canım sıkıldığında aklım dolaşmaya meyillidir.
2.

kıvrılmak, dolaşmak

move away from a direct course or path

:
The river wanders through the valley.
Nehir vadide kıvrılarak akar.
His gaze began to wander around the room.
Bakışları odada dolaşmaya başladı.