dolaşmak, gezinmek, aklı dağılmak
walk or travel in a leisurely or aimless way
:
• We spent the afternoon wandering through the old town.
Öğleden sonrayı eski şehirde dolaşarak geçirdik.
• My mind tends to wander when I'm bored.
Canım sıkıldığında aklım dolaşmaya meyillidir.