unbending

US /ʌnˈben.dɪŋ/
UK /ʌnˈben.dɪŋ/
"unbending" picture
1.

bükülmez, sert

not readily bending or yielding to pressure

:
The old man's posture remained unbending despite his age.
Yaşına rağmen yaşlı adamın duruşu bükülmez kaldı.
The steel rod was unbending and could not be shaped by hand.
Çelik çubuk bükülmezdi ve elle şekillendirilemezdi.
2.

boyun eğmez, tavizsiz, kararlı

unwilling to change one's opinions or behavior; resolute

:
Her unbending determination helped her achieve her goals.
Onun boyun eğmez kararlılığı hedeflerine ulaşmasına yardımcı oldu.
The manager was unbending in his decision to cut costs.
Müdür, maliyetleri düşürme kararında tavizsizdi.