tweet

US /twiːt/
UK /twiːt/
"tweet" picture
1.

ötüş, cıvıltı

a short, high-pitched sound made by a bird

:
•
We woke up to the cheerful tweet of birds outside our window.
Penceremizin dışındaki kuşların neşeli ötüşüyle uyandık.
•
The little bird gave a soft tweet before flying away.
Küçük kuş uçup gitmeden önce hafif bir ötüş çıkardı.
:
chirppeeptwitter
2.

tweet

a post made on the social media platform Twitter (now X)

:
•
She posted a funny tweet about her cat.
Kedisi hakkında komik bir tweet attı.
•
His latest tweet went viral.
Son tweet'i viral oldu.
:
postmessageupdate
1.

ötmek, cıvıldamak

to make a short, high-pitched sound, as a bird does

:
•
The robin began to tweet as the sun rose.
Güneş doğarken kızılgerdan ötüşmeye başladı.
•
I heard a bird tweet from the tree.
Ağaçtan bir kuşun ötüşünü duydum.
:
chirppeeptwitter
2.

tweet atmak

to post a message on the social media platform Twitter (now X)

:
•
He decided to tweet his thoughts on the new policy.
Yeni politika hakkındaki düşüncelerini tweetlemeye karar verdi.
•
Many celebrities tweet regularly to connect with their fans.
Birçok ünlü, hayranlarıyla bağlantı kurmak için düzenli olarak tweet atar.
:
postpublishshare