trek
US /trek/
UK /trek/

1.
yürüyüş, uzun yolculuk
a long arduous journey, especially one made on foot
:
•
They embarked on a challenging trek through the Himalayas.
Himalayalar'da zorlu bir yürüyüşe çıktılar.
•
The daily trek to school was exhausting for the children.
Okula günlük yürüyüş çocuklar için yorucuydu.
1.
yürümek, uzun yolculuk yapmak
to go on a long arduous journey, typically on foot
:
•
We decided to trek across the desert.
Çölü yürüyerek geçmeye karar verdik.
•
They had to trek for miles to reach the nearest village.
En yakın köye ulaşmak için millerce yürümek zorunda kaldılar.