succumb

US /səˈkʌm/
UK /səˈkʌm/
"succumb" picture
1.

yenik düşmek, boyun eğmek

fail to resist pressure, temptation, or some other negative force

:
•
He finally succumbed to the temptation of a second slice of cake.
Sonunda ikinci dilim pastanın cazibesine yenik düştü.
•
Many people succumb to peer pressure during their teenage years.
Birçok insan ergenlik döneminde akran baskısına boyun eğer.
:
yieldgive ingive waysubmitsurrender
2.

vefat etmek, ölmek

die from disease or injury

:
•
After a long battle with cancer, she finally succumbed.
Kanserle uzun bir mücadelenin ardından sonunda vefat etti.
•
The injured soldier succumbed to his wounds overnight.
Yaralı asker gece boyunca yaralarına yenik düştü.
:
dieperishexpirepass away